Ne kadar güzelsin!



Güzel insanların işlerinin hep daha kolay olduğu söylenir. Doğru...







Güzel bebekler daha çok sevilir ve "hoş" tabir edilenlerin mesleklerinde yükselmeleri diğerlerine göre daha kolaydır. Durum böyle olunca, doğanın kendilerine bu kadar cömert davranmadığı "diğerleri"nin, onlara benzemenin yollarını aramaktan başka çaresi kalmaz.

Nicole Kidman’ın burnu, Jennifer Lopez’in dudakları... İşte, Amerikalı kadınların en çok sahip olmak istedikleri iki şey. Hatta California’da artık "tasarım vajinaya" bile sahip olmak mümkün. Oysa estetik cerrahlar her türlü estetik operasyonun anatomiyle bağlantılı olduğunu savunuyor. Yani her isteyen kadına Nicole Kidman’ın burnu yakışmıyor ya da Lopez’in dudakları...

Yine de dünya üzerinde giderek daha fazla kadın ve erkek vücuduna cerrahi müdahale yaptırıyor. Günümüz hastalarının birçoğu mükemmel göğüsleri, dolgun dudakları ve minicik burunlarıyla karşı cinsin ilgisini çekmenin ya da mesleğinde başarıyı yakalamanın peşinde... Peki, gerçekte güzellik nedir?

Ulaşılamaz ’sonsuz güzellik’

"Ne kadar güzelsin!" Yüzyıllar önce sevdikleri kadınların kulaklarına bu sözleri fısıldayan erkekler, bugünkünden çok daha farklı düşünceler içindeydiler. O dönemlerde "bir dirhem et bin ayıp örter" düsturuyla hareket eden kadınlar, onların gözünde tanrıçadan farksızdı. 50’lerin dişilik tanımı ise dolgun hatlarıyla tüm dünyadaki kadınlara örnek teşkil eden Sophia Loren ya da Marilyn Monroe’nun vücut formlarından yola çıkıyordu. Oysa günümüzün güzellik anlayışı geçmişten oldukça farklı. Bugünün ideali, dengeli yüz ve vücut hatları olarak öne çıkıyor. Mükemmel bedenlerin ise gerçek yaşamla uzaktan yakından ilgisi bulunmuyor. Üstelik artık ne makyaj ne de göğüsleri büyüten sutyenler yeterli oluyor.

Güzel olmak için abartıya gerek yok. Güzellik armonidir, ahenktir. Güzel olan kalabalık içinde anında fark edilen ve sonrasında da hafızalardan kolay kolay silinmeyen, hep hatırlanandır. Güzellik; saf, masum doğal bir ışıltıdır. Rahat bir ortamda kendini, güven duygusu ve zarafet olarak gösterir. Kadınların doğal güzelliğini belirginleştirmek için makyaj hiç kuşku yok ki moda dünyasının önemli bir parçasını oluşturuyor. Tıpkı modada olduğu gibi, makyaj da feminen olmanın bir dışavurumu. Yaptıkları makyajla aynı zamanda kendi doğal görünümlerini koruyan, kendileriyle bütünleştirdikleri tarz ve renklerle karşımıza çıkan kadınlar güzeldir.

Güzellik kavramı kategorize edilemez

Tunç Tiryaki (Plastik ve Rekonstrüktif Cerrah)

Güzelliğin tanımı çok farklı olabiliyor. Örneğin, Eski Yunan’da güzel olanlar artık şişman olarak algılanıyor. Ya da Afro-Amerikan kadın kalçası bize büyük geliyor. Evrensel bazı şeyler var. Bu yüzden güzellik kavramını kategorize edemeyiz. Tabii, güzelliğin de trendleri var ve zaman içinde değişime uğruyor. Mesela, güzel burunlar son birkaç yıldır artık fazla kullanılmıyor. Onun yerine Kızılderili burnu gibi otantik burunlar tercih ediliyor. Bence esas olan uyum... Kadın bunu saçlarıyla, giyimiyle daha yüzeysel olarak kendisi yapabilir. Onların başaramadıkları noktada devreye biz giriyoruz. Mesela, biz Türklerin yapısı Akdeniz yapısına uygun olduğu için kalkık burun kesinlikle yakışmıyor. Bize uyan Grek tipi burun. Sonuç olarak güzel olmak vücut organlarının uyumluluğundan geçiyor.

Aslında güzellik çoğu sözcüğün aksine tanımlanamaz. Ama ben güzellik saçtan yoksun olsaydı, kendisi de var olamayacaktı diyorum. Hatta estetik kavramının varlığı bile tartışmaya açık hale gelecekti. Hiç saçı çirkin olup da kendi güzel bir kadın gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü o estetik kavramından yoksun bir kadındır. Güzellik belleğimizde, duyularımızda, sezgilerimizde saklıdır. Ortaya çıkması için güzelliği tanımlama araçlarının hangisinde yeterliysek onu kullanmamız gerekir. Ben ellerimin yardımıyla saç tasarımını amaç edinerek onu en iyi şekilde anlatıyorum. Ve estetik değerlere sahip bir kişi olduğuma inanarak diyorum ki, güzellik bence bakanın gözünde şekillenen, kişiden kişiye değişen ve mutlaka saçla bütünleşmesi gereken bir kavramdır.

0 yorum: